SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

YOLCU NAMAZI BAHSİ

<< 789 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

226 - (789) حدثنا يحيى بن يحيى. قال: قرأت على مالك عن نافع، عن عبدالله بن عمر؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال:

 "إنما مثل صاحب القرآن كمثل الإبل المعلقة. إن عاهد عليها أمسكها. وإن أطلقها ذهبت".

 

[ش (الإبل المعلقة) أي مع الإبل المعلقة. أي المشدود بعقال، أي حبل. (إن عاهد عليها أمسكها) أي احتفظ بها ولازمها. أمسكها أي أستمر إمساكه لها. (وإن أطلقها ذهبت) أي انفلتت. وخص المثل بالإبل لأنها أشد الحيوان الأهلي نفورا].

 

{226}

Bize, Yahya b. Yahya rivayet etti. Dediki: Mâlik'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da Abdullah b. Ömer'den rivayet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

«Hafız-ı Kur'ân'ın misâli bağlı deve gibidir. Eğer sahibi devesini muhafaza ederse, onu (eli altında) tutar; salıverirse deve (kaçar) gider.» buyurmuşlar.

 

 

227 - (789) حدثنا زهير بن حرب ومحمد بن المثنى وعبيدالله بن سعيد. قالوا: حدثنا يحيى (وهو القطان) ح وحدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا أبو خالد الأحمر. ح وحدثنا ابن نمير. حدثنا أبي. كلهم عن عبيدالله. ح وحدثنا ابن أبي عمر. حدثنا عبدالرزاق. أخبرنا معمر عن أيوب. ح وحدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا يعقوب (يعني ابن عبدالرحمن) ح وحدثنا محمد بن إسحاق المسيبي. حدثنا أنس (يعني ابن عياض) جميعا عن موسى بن عقبة. كل هؤلاء عن نافع، عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم. بمعنى حديث مالك. وزاد في حديث موسى بن عقبة "وإذا قام صاحب القرآن فقرأه بالليل والنهار ذكره. وإذا لم يقم به نسيه".

 

{227}

Bize, Züheyr b. Harb ile Muhammedü'bnü'I-Müsennâ ve UbeyduIIah b. Saîd rivayet ettiler. Dedilerki: Bize, Yahya (yâni El-Kattân) rivayet etti. H.

Bize, Ebû Bekr b. Ebî Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize, Ebû Hâlid-i Ahmar rivayet etti. H.

Bize, İbni Numeyr de rivayet etti. (Dediki): Bize, baham rivayet etti. Bunların hepsi Ubeydullah'dan rivayet etmişlerdir. H.

Bize, İbni Ebî Ömer dahî rivayet etti. (Dediki): Bize, Abdürrazzâk rivayet etti. (Dediki): Bize, Ma'mer, Eyyûb'dan naklen haber verdi. H,

Bize, Kuteybetü'bnü Saîd de rivayet etti. (Dediki): Bize, Ya'kûb (yânî İbni Abdirrahmân) rivayet eyledi. H.

Bize, Muhanımed b. İshâk El - Müseyyebî de rivayet etti. (Dediki): Bize, Enes (yâni İbni Iyâz) rivayet etti. Bunların hepsi Mûsâ b. Ukbe'den ve yine bunların hepsi Nâfi'den, o da İbni Ömer'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den Mâlik'in hadîsi mânâsında rivayette bulunmuşlardır. Mûsâ b. Ukbe hadîsinde:

 

«Hâfız-ı Kur'ân kalkar da, gece ve gündüz okursa Kur'ân'ı ezberinde tutar.

Üzerine olmazsa, onu unutur.»  ziyâdesi vardır.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu Fedâili'l-Kur'ân» da; Nesâî dahî «Kitâbü'l-Fedâil» ile «Kitâbu's-Salât» da tahrîc etmişlerdir.

 

Muallâka: Ikaal ile bağlı demekdir. Ikaal, devenin dizini bağladıkları ipdir.

 

Hadîs-i şerîfde Kur'ân'ı okumak ve tilâvetine devam etmek, kaçacağından korkulan deveyi bağlamaya benzetilmişdir. Deve nezâret altında bulunduruldukça, nasıl ipini çözüp kaçamazsa; Kur'ân da devamlı okunursa öylece hatırlardan kaçamaz; ezberde kalır. İshak b

 

Rahaveyh: «Kur'ân okumadan bir kimsenin üzerinden kırk gün geçmesi mekruhtur.» demiştir.

 

Teşbih için hayvanlar arasından devenin tahsis buyurulması, ev hayvanları içinde en ziyâde kaçmaya teşebbüs eden ve kaçtıkdan sonra da o derece güçlükle tutulan hayvan, o olduğu içindir.

 

Hadîs-i şerif Kur'ân'ı ezberlemeye ve okumaya teşviki; unutmakdan tahzîri tezammun etmektedir.

 

Sâhib-i Kur'ân'dan murâd: hafızlar ve onu çok okuyanlardır. Metin Hafız Kur'an diye tercüme edilmiştir.